5 Ağustos 2011 Cuma

"Yobaz" / Mert Kobaş

  Evet herkes bir şeyler söylüyor, bir şeyler karalıyor, bir şeyler çalıyor. Ama hiç kimse bir şey yapmıyor. Hiç kimse kapısının kilitlerini açmak istemiyor. Sorun bedenler değil, onlar sadece sana aşılanan güzellik zırvaları. Sorun meta da değil, para sadece bir bok çukuru.


 Sorun lanetlerini ruhlarından kurtaramamak. Özgür kanatlarını açamamak. Hatta sen yuvandan bile çıkmıyorsun. Diğerlerini de itmiyorsun. Sen sadece büyük bir bedendeki parazit yığınısın. Akyuvarların yutamayıp otoliz olduğu asalak topluluğusun. Beden ölürse kristalleşip, başka bedenlere saldırırsın. Sen her yerdesin; havada, suda, toprakta. Ateşten korkup onunla birlikte yaşarsın.


 
      Dilendiğin o vahşi kültür seni bitiriyor, farkında değilsin. Dinlediğin her nota bizden çaldıklarını başka asalaklara aktarıyor. Global dünyanın vampir düzenine hizmet ediyor. Kendini ya efendi gibi görüyorsun ya da köle. Efendiysen ez ve parçala, köleysen efendi olmaya çalış. Oysa sadece zincirlerin kayboluyor arada bir, olan bu. Ve biliyorsun, ölüyoruz hep beraber, yavaş yavaş… Bedenlerimiz kurulduğu protein kalıplarını tüketiyor. Açığa çıkan bütün suyu kafana bir şişe vodkayı dikmiş gibi kusuyorsun. Kusmuklarının arasında hepimizi boğuyorsun, yeniden doğmak isteyenlerimizi de…


 
   Hey sen! Sana buralarda “Yobaz” diyorlar. Oynayabileceğin en büyük kozların, yontulmamış bilinçaltı tutkuların. Cinselliğin, saldırganlığın. Kurtul bizden yobaz, yoksa biz kurtulduğumuzda acı içinde ölmüş olmayı dileyeceksin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder