3 Temmuz 2011 Pazar

"Saman Kağıdı Anılarımdan: 'Ütü' Kelimesi" / Gezginci Erdem

    Resimlerim herkesin dikkatini çekiyordu. Ana okulları arası resim yarışmasına hazırlanıyordum. Öğretmenlerim başımda, benim elimde fırça, sadece çiziyordum. Dağlar, evler, arabalar, insanlar, inşaatlar, yollar, ormanlar, şehirler, gemiler, denizler, okullar... Her gördüğümü çizmek istiyordum. Babam, okulun kapısına her bıraktığında ağlıyordum ama gün içinde oyuncaklarla sakinleşerek asıl işime dönüyordum. Veliler pas atıyordu öğretmenlere: Bizim çocuk kumla oynamayı seviyor. Öğretmenler gol yapıyordu: İnşaat mühendisi olacak. Bir veli heyecanla ve melodik bir şekilde minik kızının yeni orgunu çok sevdiğini anlatıyordu. Öğretmenler geleceğin müzisyenini tebrik ediyorlardı. Benim anneme de ressam olabileceğim söylenmişti. Üstelik benim yaptıklarım okulun panosunda ilk okul öğrencilerinin resimlerinin yanında sergileniyordu.


 Ressam olacaktım ben... Öyle diyorlardı.

 Talihsizlik, kötü şans ya da her neyse; ağlarını üzerime örmeseydi kesin ressam olurdum. Ben de inanmaya başlamıştım...

 O gün kimse anlam veremedi resimlerimin içine yerleştirdiğim kelimeye. Güneşin yanına, bulutun üstüne, yolun altına, denizin içine... Muhakkak bir yerine yazıyordum o kelimeyi. Annem geldi öğlen gibi elinde saman kağıtlarla. Hepsinin üzerinde aynı kelime, dün akşam salmışlar beni halının üzerine. Antreman yapıp çalışayım diye ucuz saman kağıtlarla. Birkaç ağaç çizip o kelimeye dönmüşüm yine.
 “ÜTÜ”

 Ben bile anlam veremiyordum yazarken. Ama tutamıyordum da kendimi. Muhakkak bir “ÜTÜ” olacaktı o kağıtların üzerinde. Hem bence güzel de duruyordu.

 Şaşkınlığı üzerlerinden attıklarında pek zor olmadı kelimenin kaynağını bulmak...
 Tabi ki SUSAM SOKAĞI.

 “ÜTÜ” kelimesi onlarca kez tekrarlanırdı. O kadar güzeldi ki onu yazmak, resimlerin eksikliğini bulduğumu hissetmiştim.

 Kimse memnun olmadı bundan. “ÜTÜ” kelimesini öğrenmem çok güzel bir şeydi ama resimlerde olmazdı. Ben de söz dinledim. Sadece resim yaptım.

 Hevesim kaçtı. Sıkılıyordum artık. Saman kağıtlara kaçak kaçak “ÜTÜ” yazıyordum. Sonra öylece bakıyordum.

 Öğretmenlerim aslında resim yapmaya yeteneğim olmadığını ama legoları çok güzel yerleştirdiğimi söylediler. Piramit yapacakmışım ilerde!

 Velilerim inandı buna. Saman kağıt alımları durdu. Legolar geldi.

 “ÜTÜ” kelimesinin sırrını, daha doğrusu kelimelerin sırrını çözmek için biraz daha beklemem gerekecekti.

 Yazamazsam piramit yaparım umudu ise illet gibi içimde duruyor.
 Önce Mısır'a gitmeli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder